2 Haziran 2016 Perşembe

Ozymandias, Yaşlı Gemici ve Bültenlerimiz



Sonsuz kâr hırsına, kalkınma ve büyüme safsatasına ve bir de sınırsız kibire dayalı İnsan Kaynaklı İklim Çöküşü’nün halihazırda ne kadar hızlı seyrettiğine dair sağlam bir fikre sahip olmak istiyorsanız, "elde edilebilecek en yeni ve en kesin bilgileri aktarma çabası ve ruhu içinde yazılmış" olan bu bülteni okuyun.

Sonsuz kâr hırsına, kalkınma ve büyüme safsatasına ve bir de sınırsız kibire dayalı İnsan Kaynaklı İklim Çöküşü’nün halihazırda ne kadar hızlı seyrettiğine dair sağlam bir fikre sahip olmak istiyorsanız, 10 Mayıs 2016 tarihinde Washington Post gazetesinin internet sitesinde yayınlanan şu kısacık “hareketli görsel bilgi grafiği”ne (infographics) bir göz atın lûtfen.

İklim bilimci Ed Hawkins’in bu çarpıcı grafiği sizi kesmediyse ve hâlâ “bana bir şey olmaz, abi!” tavrınızı korumakta kararlıysanız, o zaman bir önerim daha var: Washington Post’un hava ve meteoroloji editörü Jason Samenow’un aynı yazısında birazcık daha aşağılara inin ve NASA’nın “Hareket Halindeki Küresel Isınma” başlıklı renkli grafiğini seyredin. (O da kısacık. Bir küçük öneri: Bilgisayarınızın imlecini haritada Türkiye’nin üzerine koyun ve videonun sonuna kadar oradan ayırmayın.)

Nasıl? Shelley’nin bundan 200 yıl önce yayınlanmış şu şiirini de hatırlamadınız mı yoksa?

Bir gün bir gezgine rasgeldim,
Kadim diyarlardan geliyor ve şöyle diyordu:

“Devasa iki taş bacak, gövdesiz,
Öylece dikilir durur çölün ortasında,
Kuma yarı batmış paramparça bir surat da yanı başında.
Soğuk bir istihzayla bükülen dudağında ve çatık kaşında
Görürsün ki, yontucusu iyi okuyup cansız taşa işlemiş
Hâlâ ayakta kalmış o ihtiras ve tutkuları;
Ve de eliyle alaya alıp, kalbiyle beslemiş.
Anıtın kaidesinde ise şu sözler yazılı:
‘Ozymandias’tır benim adım, şahlar şâhıyım,
Eserime bir bak ey Yüce kişi ve bütün ümidini kes!’
Hepsi bu. Tek şey kalmamış koca kuru harabenin civarında
Uçsuz bucaksız uzanıp giden o ıssız kumullardan başka.”

(Bkz.: http://acikradyo.com.tr/arsiv-icerigi/yasalar-yasaklar-yapilar-yanginlar-ve-yalanlar)
İklim yıkımı hızlanarak sürüyor. NASA’nın yeni verileri gösteriyor ki, tarihte küresel hararetin gelmiş geçmiş en büyük artışı bu yıl olacağı gibi, sıcaklıkta en büyük “fark atma”ya da yine bu yıl tanık olacağız.

Dahası, Kuzey Kutbu’nda, Buz Denizindeki yaz buzlarının tamamen erimesine de bu Eylül’de bile tanık olmamız pekala mümkün görünüyormuş. Bunda ne tuhaflık olabilir diye düşünenlere şunu hatırlatalım ki, daha 10 yıl önce bilim insanları yaz buzlarından arınmış bir Kuzey Kutbu’nun en erken 2100’de olabileceğini düşünüyorlardı. Tek Kutuplu Dünya belki yarın, belki yarından da yakın!
Atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu, her iki yarı kürede de 400 ppm (milyonda parçacık) psikolojik eşiğini aştı ve böylece birçok bilimciye göre gezegende geri dönülmez noktaya erişildi. Karbondioksit yükseliyor, onun kötü kalpli ikizi metan, kaya çatlatma işlemleri sırasında kuyulardan sızıyor ve atmosferdeki oranlarında korkunç yükselişler meydana geliyor. Doğal gazın “çevre dostu” bir “köprü yakıt” olduğu safsatası, “temiz kömür” palavrasıyla birlikte iyice ortaya çıkıyor. Sera gazlarıyla birlikte hararet yükseliyor, onunla birlikte okyanuslarda asitlenme artıyor, oksijen azalıyor, balıklar resmen “tıknefes” olmaya başlıyor!

Lloyd’s of London adlı ünlü sigorta şirketi, insan kaynaklı iklim bozulmasının etkisiyle önümüzdeki 40 yıl içinde insan medeniyetine en büyük tek tehdidin iklim bozulmasının tetiklediği seller ve kuraklıklarla her yerde “ekmek sepetleri”nin aynı anda etkilenmesi olduğunu söylüyor. Şirketin “Besin Sistemi Şoku” başlıklı raporu, bunun sonucunda toplu isyanlar, iç savaşlar, terörist saldırıları olacağını ve geniş halk yığınları içinde açlık başgöstereceğini  bildiriyor.

Sigorta şirketlErinin bu uyarıları da sizi etkilemediyse, o zaman  size bir başka infografik sunalım. Business Insider adlı kuruluşun “Bütün Buzlar Eridiğinde Dünya Neye Benzeyecek?” başlıklı videosunun 30. saniyesinde videoyu ‘stop’a basıp durdurursanız, İstanbul’un gelecekte nasıl boğulacağını da harita üzerinde görme fırsatını bulmuş olursunuz!

Coleridge’in bundan 200 yıl önce yayınlanmış Yaşlı Gemici şiirini de hatırlamadınız mı yoksa? İnsaf!

Su, su nereye baksan yalnızca su,
Güverte tahtaları çekti zamanla
Su su nereye baksan yalnızca su,
Ama hiç bir yerde yok içecek bir damla
Ve İnanılmaz bir şey oldu, Tanrım!
Denizin ta kendisi çürüdü.
Ve sümük gibi olmuş sularda
Sümüklü yaratıklar sürünüp yürüdü!
Kaykılıp yatarak, doğrulup kalkarak;
Dansetti gece ölüm ateşleri
Ve mavi, yeşil, beyaz yandı sular
Kaynayan bir cadı kazanı gibi.
(Çeviren Şavkar Altınel, http://dipnotkitap.net/SIIR/Yasli_Gemici.htm)

Bütün bunların, çeşitli katman ve seviyelerde içselleştirilmesi son derece zor bir enformasyon yığını olduğunu kaydediyor yazar ve aktivist Dahr Jamail: Duygu düzeyinde, zihinsel olarak, psikolojik bakımdan ve ruhen. Ve, sözünü şöyle tamamlıyor:

“Ama, bugün içinde yaşadığımız gerçek dünya da tastamam bu işte. Hayatlarımızı nasıl yaşayacağımız hakkında daha sağlam bilgilere dayalı ve daha iyi seçimler yapabilmemiz için, olup bitenler konusunda eksiksiz bir kavrayışa ihtiyacımız var.

Bu bülten, elde edilebilecek en yeni ve en kesin bilgileri aktarma çabası ve ruhu içinde yazılmıştır.”
http://www.truth-out.org/news/item/36133-atmospheric-carbon-dioxide-concentration-has-passed-the-point-of-no-return

İşbu bülten de tastamam öyle işte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder